Yüksek Lisans Projesi

Yine de, bu kitapların sayılarının birinci gruba dahil olan gerçek gezi kitaplarından daha çok oluşu ve daha çok okunuşu, dolaylı bir yoldan da olsa sonuçta İngilizler adına, Türklerle ilgili bir görüş yaratmıştı. Sözlükte “engellemek, te’dib etmek; desteklemek, saygı göstermek” mânalarında karşıt anlamlı kelimelerden (ezdâd) olan ta‘zîr fıkıhta had suçları ve cinayetlerdeki gibi belirli cezası bulunmayan suçlara verilecek, miktarı ve uygulanması yöneticiye veya hâkime bırakılmış cezaları ifade eder. Ta‘zîr kökünden gelen fiiller, “desteklemek, saygı göstermek” anlamıyla Kur’an’da çeşitli âyetlerde yer almaktadır (el-Mâide 5/12; el-A‘râf 7/157; el-Feth 48/9). Hadislerde terim mânasıyla ta‘zîr geçmemekle birlikte ta‘zîr uygulamasına dair çok sayıda örnek bulunmaktadır ve ta‘zîrin genel çerçevesinin çizilmesinde bu hadisler önemli rol oynamıştır (meselâ bk. Buhârî, “Muḥâribîn”, 12, 19, 26, 29; Müslim, “Ḥudûd”, 40). Ceza hukukunun genel kaidelerini tesbit eden âyetler ve hadisler ta‘zîr cezalarının niteliğini ve sınırlarını da belirlemektedir. • Katılımcılar emeklilik sözleşmesi süresi içinde katkı payı ödemeye ara verebilir. İSFA İslami Finans Danışmanlık Ticaret Limited Şirketi (“İSFA”), 2014 yılında kurulmuş ve aynı yıl içinde faaliyete geçmiş olan özel bir danışmanlık şirketidir. İSFA’nın amacı ve temel iş konusu, finans, bankacılık, sigortacılık, sermaye piyasası ürünleri, finansal ürün geliştirme, şer’i yönetişim, eğitim ve geliştirme alanlarında finansal kuruluşlara, İslâm Hukuku’nun hükümleri çerçevesinde danışmanlık sağlamaktır.

Öte yandan Allah haklarının galip olduğu davalarda suçun türüne göre ispat delilleri farklılık arzeder; büyük günahlarda verilecek cezanın ağırlığı sebebiyle şahitlik şartlarının ve kuvvetli karînelerin varlığı gerekli görülür. Ta‘zîr cezalarını devlet başkanı veya onun tayin ettiği kadı, muhtesip gibi görevliler uygular. Cezanın infazında bir yandan önleyicilik ve ıslah edicilik amacına uygunluk, diğer yandan kastı aşan bir zarar vermeme ve kul hakkı çiğnememe hususlarına riayet edilir. Cezanın maksadını aşması ve suçluya gereğinden fazla zarar vermesi halinde tazmin gerekip gerekmeyeceği tartışılmıştır. İnfazın usulüne uygun yapılmasına rağmen suçlunun hastalanması, sakatlanması veya ölümü durumunda Şâfiîler’e ve Mâlikîler’deki bir görüşe göre tazminat ödenmesi gerekirken diğer fakihlere göre gerekmez. Mecelle’de bu durum, “Cevâz-ı şer‘î damâna münâfî olur” kaidesiyle (md. 91) ifade edilmiştir. Eğer uygulayıcının kasıtlı olarak zarar verdiği tesbit edilebiliyorsa bu durumda kısas uygulanacağı veya diyet ödeneceği şeklinde farklı görüşler ileri sürülmüştür. Genel olarak ceza suçlunun ölümü, hak sahibinin affetmesi, tövbe, iyi halin görülmesi, zaman aşımı ve sulh sebeplerinden biriyle hükümden veya infazdan önce veya cezanın infazı esnasında düşebilir. Öte yandan şüphe, hadlerde cezanın düşmesinde büyük bir role sahipken ta‘zîr cezalarında zann-ı gālibe itibar edilmesi şüphenin cezanın düşmesindeki rolünü azaltmaktadır. Yine aynı sebeple hadlerden farklı olarak davacının vekil tayin etmesi ve kendisinin gıyabında vekilin onun hakkını alması câiz görülmüştür. Kul hakkının galip geldiği suçlarda ancak hak sahibinin affıyla veya sulh yoluyla ta‘zîr cezası düşebilir; başkasının af yetkisi bulunmadığı gibi bazı istisnalar dışında ölüm, tövbe ve zaman aşımı ile de ceza düşmez.

Bu şekilde Mısır’ın işgalinden başlayarak Arap coğrafyasında İngilizlerin taraftar toplamaya çalışmasını eleştirir. Onun ilk teşebbüsü, Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünün korunmasına yardımcı olmak amacıyla, Osmanlı Ortaklık Komitesi kurmaya yardımcı olmaktır. Ardından İngilizlerin ve Kıta Avrupalı politik ve basın çevrelerinde Türkiye’nin Avrupa savunması için çağrıldığı bir dizi Müslüman ve Hıristiyan üyeden oluşan Anglo-Ottoman Society’de etkili olmaya başlar[87]. Hatta Marmaduke Pickthall Müslüman olmadan önce de açık ve cesur bir biçimde Osmanlı yanlısı bir tavır sergiler ve bunun üzerine yetkililer onu güvenlik riski olarak görürler[89]. Onun bütün gayreti İngiliz ve Türkler arasında ilişkilerin dostça olması içmostbet giriş[90]. Ancak Pickthall’ın bu davranışı çoğu İngiliz politikacı tarafından hoş karşılanmamış ve hatta engellenmiştir. I. Dünya Savaşı başlayınca Almanya’nın kazanma olasılığı onu bile dehşete düşürür, “Almanlar egemenliklerini kalabalık siyah ve kahverengi derililere de yayacak mı? “Togoland, Kamerun ve diğer Afrika sömürgelerindeki Afrikalılara davranışlarından Alman yönetiminin ne olduğu konusunda bilgisi olan bizler, coşkuyla Allah korusun!

  • Ondan sonra Hristiyan azınlıkların, Müslüman vatandaşlara göre ayrıcalıklı bir konuma yükseldiklerini söyler.
  • Buradaki konuşmasında, Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünün korunmasının derneğin yönergesi olduğunu söyler.
  • Mr. Eyres’in Osmanlı hakkındaki bu olumsuz görüşleri bazı İngiliz devlet adamlarını bağlamaz ve onlar bu hususta daha farklı düşünürler.

Diyoruz”[74] sözleriyle diğer taraftan Osmanlının müttefi ki olmasına rağmen Alman karşıtlığını açıkça dile getirir. Duse’nin haricinde en az onun kadar bu cemiyette etkili olan bir isim de Marmaduke Pickthall’dur. “Türkiye’deki dostlardan önce, eski yöntemlerle eski işi yürütecek bir örgüt kuruyorlar. Anglo-Ottoman Society, Osmanlı İmparatorluğu ve Halifeliğin çıkarlarını savunan uluslararası bir kuruluştur. Politikaya, inanç ve ırk ayrımı yapmadan tüm erkeklerle kadınlara açıktır”[40]. Bu aslında bir nevi cemiyetin beyannamesi gibi bir özellik de taşır. Ancak bu dönüşüm ve dönüşümü hazırlayan toplantı hep tartışılır. Hazlitt’in iddia ettiğine göre Peele’in Turkish Mahomet and Hiren the Fair Greek adlı eseri ve Mahomet ile aynı eserdir. W.W.Greg ise eserin The Love of an English ile aynı olduğunu söyler.

Dünya Savaşından sonra Duse, İslami ve Pan Arap destekçisi olarak iyi bilinen gazete yayıncısı ve destekçisi olur ve İngiltere’de kalır. Pasaport için destek arayan Duse, Anglo-Ottoman Society üyesi biri olan İngiliz Dışişleri Servisi yetkilisi Aubrey Herbert’in desteğini ister[152]. Herbert bu noktada üstüne düşeni yapar ancak asıl odaklanılan konu İstanbul’un işgali mevzusudur. • Emekliliğe hak kazanmadan önce diledikleri anda sistemden ayrılabilirler. Sistemden erken ayrılma durumunda birikimlerinden ve Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarından stopaj ve varsa giriş aidatı kesintileri düşülür.

Ana sözleşmede, şirketin faizli işlemlerde bulunacağına ve içki, domuz, kumar gibi fıkhî açıdan haram kabul edilen mal veya hizmetlerin üretim veya ticaretinin yapılacağına dair bir madde yer almamalıdır. Bir katılımcı için bir takvim yılında ödenen ve Devlet katkısı tutarının hesaplanmasına esas teşkil eden katkı paylarının toplamı ilgili takvim yılına ait brüt asgari ücretin toplamını aşamaz. (3) Soruşturmayı yürüten disiplin amiri tarafından gerek görülmesi halinde konunun ayrıntılı şekilde araştırılması için doğrudan tanık dinlenebilir, tüm Kurum ya da Birimlerden konuya ilişkin her türlü evrak ya da bilgi belge istenebilir. (3) Disiplin Kurulu başkan ve üyelerinin görev süresi 2 yıldır. Üyelerden birinin görev süresi bitmeden herhangi bir nedenle görevden ayrılması halinde, ayrılan üyenin görev süresini tamamlamak üzere aynı usulle yeni bir üye seçilir.

Disiplin Kurulu toplantılarına varsa ilgili işçinin üyesi olduğu sendika temsilcisi de çağırılır. Topluluk elindeki bütün kozları oynar ve toplu bir bildiri ile Curzon’a bir kez daha başvuru yaparlar. 5 Ocak 1918 tarihinde İngiltere Başbakanı’nın yaptığı konuşma ile Hindistan’da geniş bir tanıtım elde edildiği ve bu konuşmada Türkiye’ye yapılan atıfların ciddi birer vaat olmasının evrensel olarak kabul gördüğü göz önüne alınması istenir. 2- İki ülke arasında daha sempatik bir mutabakatın kurulmasını teşvik etmek. Kısacası, Osmanlı ile İngiltere arasında barışçı ilişkilerin kurulması ve iyi bir mutabakat. 1.Tanınmış kişiler tarafından yılda en az 20 makaleye imza atarak en önemli İngilizce aylık dergilerde yayınlanmasını sağlamak. “Bu aralıkta, Türk hükümdarlığını terk ettik; sadece bunu değil, Mısır’a bir rakip Sultan koyduk ve orada Bağdat’ta rakip bir halife kurma niyetimizi beyan ettik. Bir Türk ordusu, Halifenin emirlerini Mısır’a götürerek talihsiz, aldatılmış Prens Hüseyin Kamil’i asmak için hareket etti. Şimdi, bu sütunlarda defalarca belirttiğim gibi, Hidivliğin bir popülaritesi yokken, Türk hâkimiyeti Mısır’da son derece popülerdi”[96]. Bunun İngiltere’nin bilinçsiz gücünün tuhaf bir örneği olarak niteler.

Bunun için Raif Bey, İstanbul ile topluluk arasında aracıdır ve ondan İstanbul’dan henüz haber alıp almadığı ve aldıysa sonucun ne olduğu sorulur[123]. Bu toplantıda daha çok Türk-İngiliz ticari ilişkilerini iyileştirmeye yönelik kararlar alınmıştır. Rosendale Dışişlerinde başka bir müsteşar yardımcısını, Sir Maurice de Bunsen’ı tanımaktadır. Fakat Bunsen, daha bir yıl önce Osmanlı topraklarını parçalayıp dağıtmayı tasarlayan komitenin başıdır. Pickthall’u Valyi’nin iyi bildiğini, kendisinin de tanıdığını, ayrıca onu böyle bir barış girişiminin ardında ne olduğunu öğrenmek için görevlendirebileceklerini söyler. Oysa önemli olan Rosendale’in Pickthall hakkında ne düşündüğü değil, Dışişleri Bakanlığının yaklaşımıdır. Bunsen’nin aldığı cevap; Pickthall’un bütünüyle sakıncalı olduğu ve asla teşvik edilmemesi gerektiği yönündedir. Ayrıca, yabancı bir düşman olarak tutuklanması gerekir diye sert bir biçimde noktalanır. Sonunda Bunsen, Rosendale ve Pickthall’a aynı üslupla cevap verir[102]. Pickthall, ilk resmi girişimini dışişlerinden sorumlu müsteşar yardımcısı Lord Newton nezdinde yapar, ancak o, Pickthall’u İtilafın dayanışmasına aykırı hiçbir şey yapmaması yönünde uyarır. Daha ilk girişiminde böyle bir engelle karşılaşması Pickthall’un, diplomasi yoklamasının baştan başarısızlığa mahkûm olduğunaa işarettir.

İngiltere ile Osmanlı ilişkilerinin Gladstone hükümetiyle birlikte bozulması, İngiliz iç kamuoyunda da farklı tepkilere yol açmıştır. Hükümetler arasında ortaya çıkan boşluk, berberinde çeşitli cemiyet ve örgütlenmelerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Türkle- rin 1565 yılında Malta’dan geri çekilmesi ve tüm donanmalarının 1571 yılında İnebahtı’da bozguna uğraması, denizde yenilebilir olduklarını gösterdi[81]. Aralarında Bacon’ın da bulunduğu bazı kimseler, Bacon’ın “Advertisement touching a Holy War” unda [Kutsal Savaş’a Değinen Bildiri] da belirttiği gibi, bu siyasetin Türklere karşı benimsenmesini önermişlerdi. Bununla beraber, bundan sonraki üç yüzyıl boyunca olayların da göstermiş olduğu gibi karadaki bitmez tükenmez savaşlarla ve içteki bozukluklarla Türk kuvveti tükendi ve Osmanlı İmparatorluğu kaçınılmaz sonuna erdi. Elizabeth ve çevresi olayı bu açıdan görmüş olmalılar ki William Harebome’un (veya Harebone, çünkü isim çağdaş dokümanlarda her iki şekilde de yazılmaktadır) ilk İngiliz elçisi olarak İstanbul’a gelişinde Padişah’a sunduğu mektupta Osmanlı İmparatorluğu’na ittifak teklifinde bulunuldu. “Büyük bir ihtimalle görevinin ana amacı Türkiye ve Yakın Doğu’daki İngiliz ticaretini geliştirmekti. Fakat ilk kez hem o hem de soylu hanımı dikkatlerini iyi bir politik anlayışın oluşmasına vermişlerdi. Bu anlayış ispanya ve Roma Katoliklerine karşı duyulan düşmanlıktan kaynaklanıyordu”[13]. Padişah, Elizabeth’in sadece bir kadın olduğu halde “saltanat sürmedeki irfanından ve Roma katoliklerinin putperesdiklerini hoş görmemesinden etkilenmişti[14]. Kısa bir süre sonra İngiltere, İspanyol donanmasının bozguna uğramasıyla en büyük düşmanı ile olan ciddi mücadeleden ilk ve son olarak galip çıkınca şüphesiz ki Elizabeth rahat bir nefes almış ve teklifinin Padişah ve hükümeti tarafından ele alınmadığına şükretmiştir.

Kuruluşunun akabinde, African Times da bir bildiri yayımlamış ve bu bildiride; “biz yine de eski meslektaşlarımızın desteklerinin devamını rica ediyoruz. Paradan daha çok, konuşması ve kalemiyle aktif çalışanlara ihtiyacımız var, ama onlar ayrıca organizasyonun maddi işlerine katılacaklara hizmet edebilirler”[49] denilerek maddi hizmetten çok kamuoyunu etkileyecek tarzda hizmetlere ihtiyaç duyulduğu belirtilir. Aynı fikirler, zamanın edebiyatında da geçerlilik kazandı ve Elizabeth dönemi sahnelerinde de birkaç kez büyük bir etkiyle dramatize edildi[35]. James devri piyesleri ve maskeli sahne oyunları, kendi başına geniş bir kaynak olan Doğu Tarihi ve efsanesinden çok Türk konulan ve debdebesi kullanılarak yazılıyordu. “Elizabeth sahnesinde büyük bir olasılıkla, birçok değişik faktör Türklerin tercih edilmesine neden olmuştu. Avrupa’ya doğru yönelmiş sürekli bir Türk İstilası tehdidi ve sonucu olarak Türk geleneklerine ve şahsiyetine duyulan aşın bir ilgi, doğal olarak Türk’ün bu gösterinin bir parçası olması düşüncesini akla getirmiştir. Bu Türk konulu ve karakterli oyunların bazıları kaybolmuştur ve biz onların varlıklarını bu yapıtlara değinen diğer eserlerden öğreniyoruz. Bunlar 1360’dan 1565’e kadar olan Türk Tarihi’nin iki yüzyıllık bir bölümünü kapsarlar. Bir katılımcı bir takvim yılı içerisinde ilgili yılın belirlenen brüt asgari ücret tutarı toplamına kadar yapmış olduğu katkı payı ödemeleri için devlet katkısından yararlanabilir. Anılan sınırı aşan katkı payı ödemeleri devreden katkı payı olarak her yılın ilk günü Devlet katkısı hesaplamasında dikkate alınır. • Katılımcılar on yıl boyunca sistemde yer almaları ve 56 yaşını doldurmaları halinde emeklilik hakkı elde ederler.

admin
admin

Would you like to share your thoughts?

Your email address will not be published. Required fields are marked *